Migren Hakkında Bilinmesi Gerekenler
Dr. Yeşim Abanoz: Bu gün biraz baş ağrısı ve özellikle migren konuşalım istiyorum seninle. Çünkü hastaların biz çok sık başvurma nedenlerinden biri de baş ağrısı…
Dr.Aslı Şentürk: Elbette çünkü toplumda görülme oranı çok sık, neredeyse %20’lerde. Yani aslında her 5 kişiden birisi migren hastası. Biz önceden bu oranın daha düşük olduğunu, bunların hep gerilim tipi olduğunu düşünüyorduk ama gerilim tipi dediğimiz baş ağrılarının da aslında migren olduğunu sonradan farkettik. Çünkü baş ağrıları da değişebiliyor, şekil değiştirerek sonunda bir migren ağrısına dönüşebiliyor.
Dr. Yeşim Abanoz: Migren baş ağrıları tabi hayatı daha çok sekteye uğratıyor, hastaların günlük yaşamlarını çok etkiliyor ve mutlaka bir tedavi almaları gerekiyor. Bundan biraz bahseder misin? Ne gibi tedavi yöntemleri uyguluyoruz?
Dr.Aslı Şentürk: Tabi, migren genellikle ergenlik döneminde başlıyor. Bazen de nadir olmayarak çocuklarda da başlayabildiğinden, çocuk hastalarımız da fazla oluyor. Belli bir yaştan sonra da şikayetler oturuyor, genellikle tek taraflı ağrılarla başlayıp ataklar halinde seyrediyor. Eğer bu ataklar seyrekse ayda bir iki kez oluyorsa sadece atak tedavisi veriyoruz. Bunlar da rutin kullandığımız nonsteroid antienflamatuar dediğimiz ağrı kesicilerdir. Bazen de bunlar etki etmiyorsa triptan grubu dediğimiz migrene özel ağrı kesiciler vermekteyiz. Ancak hastanın ağrıları artık ayda dördü geçiyorsa, dört ataktan fazla olmaya başlıyorsa bir takım koruyucu tedavi yöntemlerine geçiyoruz. Bu koruyucu tedavi yöntemlerinde de bir sürü farklı seçenek var elimizde. Direk migrene özgü bir ilacımız yok ama farklı ilaç gruplarından ilaçları bu tedavi amacıyla kullanıyoruz. Özellikle anti epiliptikler, anti depresanlar bazen de beta blokerler tek tek ya da birlikte kombine olarak ağrılar gelmesin diye hasta üzerinde kullanılabiliyor. Tedaviyi her hastaya göre kendine özel belirlemek gerekiyor. Her hastaya ilk geldiğinde illaki şunu vereceğiz gibi bir şey yok. Hasta üzerinde tedavinin belirlenmesi gerekiyor.
Dr. Yeşim Abanoz: Migren tedavisi kişiye özeldir diyebiliriz buradan. Bir de Botulinum Toksin uygulaması var. Kliniğimizde de uygulanmakta olan bu yöntemden de bahsedelim istersen.
Dr.Aslı Şentürk: Botulinum Toksin aslında bizim uzun yıllardır kas katılığı ile giden spastisite durumlarında kullandığımız bir tedavi yöntemi, nörologların bildiği bir ilaç. Felç yapan bir toksin aslında bir bakteri toksini. Özel fabrikalarda üretim ile biyolojik bir ürün olarak bize sunuluyor ve biz de yıllardır bunu kullanıyoruz. Ancak, son yıllarda bunun ağrı üzerinde de etkinliği farkedilince yapılan çalışmalarla en çok kronik migrende etkili olduğu anlaşıldı. Ve oldukça etkili bir yöntem olarak 2011’den beri onaylı olarak kullanılıyor. Bütün tedavi protokollerine girmiş durumda. Ama kronik migrende yani hasta ayda 15 günden fazla ağrı yaşıyorsa ve bunun en az 8 günü migrenöz özellikteyse o zaman bu tedaviyi uygulamayı tercih ediyoruz. 31 noktaya enjeksiyon şeklinde yapılıyor. Artı bazı noktalar da belirlenebiliyor ama bu da hasta üzerinde değerlendirilip ve her hastada farklı noktalara ek enjeksiyon yapılabiliyor. Hastalara genellikle 3-6 ay arasında etkili olabileceğini söylüyoruz. Hastaların ağrısı ne zaman dönüyorsa o zaman hastayı çağırıp tekrarını yapmak gerekiyor.
Dr. Yeşim Abanoz: Evet, hastalar bazen bu konuyu yanlış anlayabiliyorlar, Botulinum Toksin uygulandıktan sonra tekrarlanmayacağını ya da ağrılarının tamamen geçeceğini düşünebiliyorlar ya da ilaçlarını tamamen bırakabileceklerini düşünüyorlar.
Dr.Aslı Şentürk: Genellikle yaklaşımımız şu şekilde; Eğer hasta bize ilaç kullanarak geldiyse Botulinum Toksin uyguluyoruz, Botulinum Toksinin etkinliği birinci haftadan sonra başlıyor, sonrasında ağrılar hafiflediyse ya da ortadan kalktıysa ilaçları kademeli olarak kesiyoruz. Eğer hastanın ek bir problemi varsa, örneğin uyku problemi varsa onu da ayrıca tedavi etmek gerekiyor ve yeni bir ilaç kullanması gerekebiliyor. Kadınlarda özellikle adet döneminde çok şiddetli ataklar gelişebiliyor. Bu ataklar Botulinum Toksit uygulaması sonrasında daha az şiddetli ataklara dönüşebilir ama yine ilaç kullanmayı gerektirebilir. Sadece o zamanlara özel belli ilaçlar verilerek yine bu ataklar geçirilebilir. Bu çalışmalar sıklık ve şiddette %70’den fazla azalma sağlar.
Kronik migrende, her sabah o migren ağrılarıyla kalkmak çok sıkıntılı bir durum. Özellikle çalışan kişilerde bu durum çok büyük sıkıntıya yol açıyor. O kişilerde uygulamak çok önemli.
Dr.Yeşim Abanoz: Bazen de migrenle beraber depresyon gibi duygu durumu bozuklukları da oluyor yine bunlarda da tedaviyi uygulamak gerekebiliyor, tedaviyi kesemiyebiliyoruz.
Dr.Aslı Şentürk: Evet. Tedaviye devam etmek gerekebiliyor. Genellikle ilk kesebildiğimiz ilaçlar antiepileptikler. Sonrasında antidepresan belki bir miktar daha devam edebiliyoruz. Hastanın durumuna göre karar vermek gerekiyor. Tedavinin kişiye özel belirlenmesi ve hekimle hastanın yakın temas içinde , sürekli diyalog halinde olması gerekiyor. Ayrıca ağrı günlüğü tutması gerekiyor ki ağrıları ne sıklıkla olduğunu biz bilelim ona göre tedaviyi şekillendirelim. Bunların hepsi önemli. Yani hastanın hekime ulaşabilir olması hastanın hekimle diyalogu çok önemli.
Dr.Yeşim Abanoz: Mirgen ağrıları bir süre sonra kendiliğinden geçedebiliyor aslında, belli bir yaştan sonra. Bunu en çok hangi grupta görüyoruz.
Dr. Aslı Şentürk: Kadınlarda migreni en çok tetikleyen durum aslında hormonal durum. Yani kadınlarda her ay adet döneminin sebep olduğu hormonal dalgalanma migren ataklarını en çok tetikleyen durumdur. Menapoz sonrası o nedenlemigren ağrılarının gerilemesini bekliyoruz ve büyük bir oranda geriliyor. Gebelik döneminde de aynı şekilde çünkü gebelik döneminde de aynı hormonlar devrede. Genellikle gebelik dönemini rahat geçirir migrenliler ve menapoz döneminde de ağrıları geriler.
Dr.Yeşim Abanoz: Baş ağrısı ve tabiki migren erişkin dönemi hastalığı olarak görülüyor bazen ama çocuklarda da ki özellikle sen daha önce tez çalışmanda da göstermiştin nadir olmayarak görülebiliyor. Biraz bundan ve tedavisinden bahset istersen.
Dr.Aslı Şentürk: Çocuklarda da migren oldukça sık görünüyor ama aileler tarafından biraz göz ardı ediliyor. Bazen ders yapmaktan kaçmak için kullanıyor gibi düşünülüyor ama çocuğun bu tarz tekrarlayıcı bir baş ağrısı varsa ciddiye almak gerekiyor. Ve bir uzmana gösterip gerekiyorsa tedavisini uygulatmak lazım. Çünkü, bu çocuğun okul başarısını, günlük yaşam aktivitelerini engelliyebiliyor. Migren baş ağrıları şiddetli, engelleyici bir ağrıdır. Çocuktaki özelliği biraz daha kısa sürmesi. Erişkinlerde genellikle bir günü bulan ağrılar çocuklarda 1-2 saat sürüp geçebiliyor. O zaman aileler de dersten kaçmak için ya da dikkat çekmek için yaptığını düşünebiliyor. Bazen karın ağrısı atakları da çocukluk çağında migren eşdeğeri olarak kabul edilebiliyor. Çocuklarda migren tabi ki önemli mutlaka tedavi de etmek lazım çünkü çocuğun okul yaşantısını, günlük yaşantısını etkiliyor. Bir kere sosyal hayattan alıkoyuyor. “Baskete gidersem başım ağrıyacak” diye gitmemeyi tercih edebiliyor. O nedenle çok engelleyici ise mutlaka tedavi etmek lazım. Burada da bir takım ilaçlar kullanıyoruz. Daha zararsız ilaçlardan başlayıp eğer gerekiyorsa erişkinde kullandığımız ilaçlara kadar devam edebiliyoruz. Daha bitkisel çözümlerden daha sonrasında daha ciddi ilaçlara kadar kullanılabiliyor çocuklarda da. Botulium Toksit çocuklarda da aslında bir seçenek. Ergenlik döneminde özellikle çok kronik baş ağrısı varsa kullanılabiliyor. Son dönemde özellikle sınav stresiyle beraber 17-18 yaşında hastalarımız da oldu. Botulium toksin aslında güvenli bir ilaç, 30 yıldır kullandığımız yan etkilerini iyi bildiğimiz ve çok ciddi de bir yan etkisi olmayan eğer deneyimli ellerde kullanılırsa hiç bir sıkıntıya yol açmayan bir ilaç. O nedenle de her yaş grubundan insanda kullanılabilir. Çok az kısıtlayıcıdır yani Botulium Toksin kullanamadığımız çok az durum mevcuttur. Çocuklarda kullanabiliriz. Çocuklarda zaten yıllardır spastisite ile birlikte giden serebral palsilerde Botulium Toksin güvenle kullanılıyor, bir sorun yaratmıyor. O nedenle kronik baş ağrısı migreni olan çocuklarda ya da erişkin yaşta olduğu gibi yetişkin yaşta da kullanılabilir. Botulium toksin ileri yaşta da kullanılabilir burada tek sıkıntı enjeksiyon olduğu için kan sulandırıcılar olabilir. O zaman da belki belirli süreler ara verilip yapılabilir ama aspirin gibi basit kan sulandırıcılarda sorun olmuyor ama bazı özel kan sulandırıcılarda da belli bir ara verilip yapılabiliyor. O nedenle her yaş grubundan bir çok hastaya uygulanabilir.
Dr.Yeşim Abanoz: Aslında migren deneyimli merkezlerde deneyimli uzmanlarca tedavi edilebilir bir hastalık.
Dr. Aslı Şentürk: Evet. Kronik bir hastalık. Hastalar genelde onu merak ediyorlar: “Migrenim geçecek mi?”. Hayır. Geçmeyecek. Tansiyonunuz şekeriniz nasıl geçmiyorsa, tansiyonu şekeri nasıl kontrol altında tutuyorsak, migreni de kontrol altında tutabiliriz. Ama migreni tamamen geçiremiyoruz. Migren kontrol edilebilir bir durumdur ve hele frekansınızın tuttuğu konuşabildiğiniz, diyalog halinde olabildiğiniz iyi bir uzmanla da bu iş çok daha kolaydır.